Çarşamba, Kasım 30, 2005

KİŞİLEŞTİRME I (Kuram)

KİŞİLERİ HAYATIN İÇİNE ÇEKMEK
Pearl Hogrefe

İyi yazmayı başardığınız zaman, karakter stereotip kişi olmaktan çok, bireysel insan olarak ortaya çıkar. Bu yeteneği kazanmak zordur. Bunun bir takım sebepleri vardır. Bu zorluk, gerek canlı bir insan hakkında haddinden fazla malumatınız olmasından ve bu malumatları dikkatlice ayıklamak zorunda olmanızdan, gerek insanlar hakkında yeterince bilgiye sahip olmayışınızdan, gerekse mevcut bir çok kişileştirme yöntemi bulunmasından kaynaklanabilir. Bu sebeplerden dolayı kişileştirmede güçlük çekebilirsiniz.

İlk olarak, kişileştirme yaparken doğrudan açıklamaları kullanabilirsiniz. Yani, yazar bir karakter hakkında kendi görüşlerini, diğer karakterlerin çizilen karakter hakkındaki görüşlerini veya karakterin kendisine yönelik görüşlerini açıklayabilir. Teorik anlamda, bu yöntemin sıkıcı olması, hele bir de amatör yazarın elinde sıkıcı hale gelmesi pek muhtemeldir. Ancak, üslubu olgun, gözlemleri keskin bir yazar bu yöntemi etkili olarak kullanabilir. Uzun kurmaca eserlerde bir karakteri ilk defa tanıştırırken, yazar karakter hakkında doğrudan açıklamalar yapar. Böyle açıklamaların yapılması yararlıdır. Bir de, bu açıklamalar kısa tutulursa, özellikle kısa öykülerde oldukça etkili olur.

Sinclair Lewis karakter çizerken bazen tek açıklama cümleleri kullanır:

Mr. Tozer was thin and undistinquished and sun-worn as his wife, and like her, he peered, he kept silence and fretted (Sinclair Lewis, Arroivsmüh, (Harcourt, Brace, 1925)

Mr. Tozer, eşi gibi, sıska, sıradan ve güneşten yıpranmıştı. Eşi gibi, kısık gözlerle bakar, sessizliğini korur ve üzüntülü olurdu. (Sinclair Lezvis, Ar-rotvsmith, (Harcourt Brace, 1925)

Kısa öyküde karakter hakkında kısa açıklama cümleleri kullanmak gerekir. Yine, burada da ölçü pürüzsüz olarak açıklama yapma yeteneğiniz olacaktır. Açıklamanızı öylesine pürüzsüz yapmalısınız ki, okur yaptığınız açıklamayı öykünün tabi bir parçası olarak algılasın.

İkincisi, kişileştirme yöntemleri arasından, fiziksel tasvir yöntemini seçebilirsiniz. Karakteri tasvir ederken, tanımlayıcı ayrıntıları kullanmak ve sadece bireyselliği gösteren özellikleri seçmek gerekir. Üçüncü olarak, karakterin çevresini kullanabilirsiniz. Karakterin oluşturduğu alışkanlıklar, kendi çevresi veya yabancı bir çevreye ilişkin kendi tepkileri. Bunlar yardımıyla, okur çizdiğiniz kişinin nasıl bir insan olduğunu görür. Dördüncüsü, karakterin düşüncelerini kullanabilirsiniz. Böylece, karakterin gerek bilinç akışını gösterebilir, gerekse bir şey hakkında seçilmiş kontrollü düşüncesini anlatabilirsiniz. Beşincisi, karakterin diğer insanlara karşı nasıl tepkide bulunduğunu gösterebilirsiniz. Altıncı olarak, söz konusu karakterin konuşmasına izin verebilirsiniz. Yedincisi, kişileştirme girişiminizde karakterin bir takım eylemlerini kullanabilirsiniz. Davranışlar arasına, belirli bir zamanda, belirli bir yerde, yada öyküde tekrar edilen alışkanlığa dönüşmüş eylem kalıplan da dahil edilmelidir.

Doğruyu söylemek gerekirse, öyküde karakter geliştirme konusunda, konuşma ve eylem genellikle en etkili yöntem olur. Fakat, iyi bir öyküyü incelediğiniz mi, sözü geçen yöntemlerden birçoğunun maharetle birleştirilerek kullanılmış olduğunu kolaylıkla görebilirsiniz.

Eğer karakter hakkında tanımlayıcı yazmak size zor geliyorsa, ihtimal ki, kendinize şu sorulan sormaktasınız: Tanımlayıcı yazmak için, kişileri yeterince nasıl tanıyabilirim? Nasıl tarafsız olabilirim? Gerçek hayatta olduğu gibi, öykü yazarken de, değişmez ve temel bir özellik konusunda karar vermek gerekir. Bu konuda tutarlı bir seçim yapmalı ve doğru bir karar vermelisiniz. Eğer bir memuru karakter olarak seçerseniz, insanları yargılama konusunda göstereceği zekilik temel özellik olacaktır. Evliliği seçerseniz, kalıcı sadakatin temel özellik olduğunu düşünebilirsiniz. Öykü yazmaya hazırlanırken, parfüme düşkünlüğün sürekli olsa da, önemli ve temel özellik olmayacağını düşünebilirsiniz. Eğer estetiğe değer veren sıra dışı bir yazar iseniz, güzelliğe karşı ilgisizliğin temel özellik olduğunu düşünebilirsiniz. İnsanların acılarına karşı ilgisizlik, birçok yazara daha önemli gözükür. Yine de, çoğu yazara göre, cömertlik, cimrilik, nezaket, gaddarlık, cesaret, korkaklık, yada herhangi biçimde ortaya çıkan şeref veya şerefsizlik daha önemli olur. Her yaratıcı yazı türü, bireysel değerlerin ifadesi olur. Bu sebepledir ki, kişileştirmede temel özelliği seçmek sizin dürüst ve bireysel tercihinize kalmıştır. Kimi zaman kişilerinizi başarı ya da başarısızlığa sürükleyecek kadar önemli bir özelliğini; kimi zaman da diğer insanların tam olarak görmediği ama, sizi etkileyen bir kusurunu temel özelik olarak seçebilirsiniz. Kişiler konusunda kendi keşifleriniz dışında, anlatma zahmetine değecek hiçbir husus yoktur. Zaten, yaptığınız her keşif sizin kendi bireysel gelişmenizden doğar. Bu keşif, asla ulaşamayacağınız mutlak hakikat yolunda geçirmiş olduğunuz bir aşamadır. Ama, bu tür keşifler, hiçbir zaman bilimsel bir çıkarım iddiası taşımaz.

Niçin temel özellik vurgulanmalıdır? Bu soruya şöyle bir soruyla cevap verebilirsiniz: silah kullanmayı öğrenirken, neden hedef tahtasının dışına değil de, hedefin tam ortasına nişan alırsınız? Kuşkusuz, yetenek kazanmak için hedefi daraltmak gerekir. Fakat, karakterler hakkında öykü yazarken, öykünüzde geçen karakteri kuru bir iskelete dönüştürecek kadar katı olmanız da gerekmez. Seçiminize bağlı olarak, şüphesiz ele aldığınız kişinin temel özelliği ile çelişkiye düşmeyecek karakter yapısının diğer küçük ayrıntılarını söyleyebilirsiniz. Temel özellik, öyküde kılavuz olur. Bu, yazar için gerekli olduğu gibi, okur için de gereklidir. Karakter hakkında her şeyi anlatmak, okurun kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramaz. Karakterle ilgili her şeyi okura anlatırsanız, yazdığınız kısa öykü daha işin başında eleme ve düzenlemeden kaynaklanan birlik kuralından yoksun olacaktır. Öyle bir birlik ki, öyküde tekrar ve gizli imalarla giderek yoğunluk kazanacaktır. Örnek olarak, karakterin temel özelliği küstahlıksa, karakterin küstah olduğunu sadece bir kez okurlara söylemek ve göstermekle yetinmek olmaz. Küstahlık özelliğini, türlü çeşitli imalarla tekrar etmeniz gerekir. Bırakın, karakter bölüm boyunca alaya olarak konuşsun ve küstahlık etsin.

Esas karakteri, öykü içerisinde et, kemik ve kandan' oluşmuş canlı bir insan gibi göstermek gerekir. Karakter bu şekilde çizilmelidir. Bu konuda göstereceğiniz maharet, başarınızın tek gerçek ölçüsü olur. Kukla, robot, genelleştirilmiş bir soyutlama, veya tek boyutlu düz bir karakter çizmek istemezsiniz kuşkusuz. Bunun yerine, üç boyutlu, yuvarlak, ve bireysel özelliklere sahip bir insan sunmak istersiniz. Diğer yazarların yazdığı öyküyü okurken, bazen onların yarattığı kişilere karşı tepkide bulunursunuz. Bunu kolaylıkla fark edersiniz. Okuduğunuz usta yazarın çizdiği bir karakterin odaya girdiğini görür, sesini ve nefesini duyar, onunla beraber kaslarınızı gerersiniz; karaktere karşı sempati duyarsanız, sevdiğiniz karakter adına korkar yada ümit edersiniz. Sempati duymazsanız, diğer insanlar adına korkar veya ümit edersiniz; içgüdülerini ve zihniyetini anlarsınız. Öyküyü okurken, karakterin yaşantılarını hissedersiniz. Yani, karakteri duyularınızla algılar, nişlerinizle tepkide bulunur, aklınızla izlerseniz. İşte o zaman, okuyucu olarak bu karakter sizin için canlı bir insan olmuş olur. Okurların algılaması için, karakterlerinizi hayatın içerisine çekebilir misiniz?


Hiç yorum yok: