Pazar, Kasım 27, 2005

Boşuna *

Sen istedin piyon olmayı.
Kafa, duvar, kan…
Vezir ve hatta şah olabilecekken piyon olmak senin seçimindi.
Acı, kırmızı noktacıklar, baş dönmesi…
Aslında pilot da olabilirdin, ama bunu seçmedin.
Çat. Kendi suratında patlayan tokat… Afallama…
Duvardaki kan lekesi kadar anlamsız artık yaptıkların.
Burunla göz arasından süzülen bir damla kan. Şıp, yerde…
O kadar da acımıyormuş. Kan korkuturdu seni, boşunaymış.
Gözün içine giren kan. Kızıl bir oda…
Kalbin de bu kadar kanamıştı arkasından bakarken.
Kasılma, diyafram, hıçkırık…
Kafanı kaldırıp etrafına baktığında, havayla dolu bir oda göreceğine, onunla dolu bir oda görüyorsun şimdi.
Özlem, acı, öne düşen baş…
Yatağın… Orada uyumuştu sen başka şeylerle ilgilenirken.
Kafa, masa, biraz daha kan…
Masanı toplamıştı sen uyurken.
Burun, kazak kolu, sümük…
Geçmişten bir sahne, içinde mendil sen ve o geçen.
Ağız, ciğer, tıkanan çığlık. Yankılanıyor kafanda…
Bu gece nerede? Onunla mı yoksa?
Beyin, iç güdü, tiksinti...
Kolları etrafında. Göğüsleri dokunuyor vücuduna.
Çığlık, hırıltı, kusmuk…
Birazdan birlikte gidecekler yatağa.
Halı, sen. Küt, yer…
İlk kez dokunacak bir el küçücük bebeğinin dokunmaya kıyamadığın bedenine.
Gözyaşı, hafıza, kilitli metal kutu…
İçten gelen ses… Hak ettin bunları!
Dolap, metal kutu, kilit, yumruk, kan…
Replikler söylendi. Zeus, Osiris, Musa, Davut, İsa, Muhammet öldü. Allah bile…
Hafıza, anahtar, üçüncü çekmece…
Gelecek mutluluk getirecek ona. İstemişti seni, ama isteyememiştin sen bir türlü. Öküz! Çekmece tutacağı, donlar, çoraplar, öfke…
Ara şimdi… Kaybettin çoktan. Ağla, sızla…
Biraz daha çorap, metal tıkırtısı, anahtar…
Boşunaydı çabalaman… Mutlu o. Onunla “O”… O da “O”nunla…
Metal kutu, kilit, anahtar…
Ne anlamı var? Kaya yuvarlandı, başladığın yere döndü yine…
Şakak, korku, soğuk…
Mutlumudur şimdi? Değdi mi tüm bu olanlara?
Tetik, Namlu, BAM…
Allah kahretsin…
Vücut, bacak, titreme…
Ne de çabuk geçiyor 1 milisaniye…
Soğuk, karanlık, Her taraf kan…

M. Harun AKGÜN

Hiç yorum yok: