Çarşamba, Kasım 30, 2005

25 Ağustos 1983 - II

(Önceki bölüm)

II


..."Ne tuhaf," dedi, "biz iki kişiyiz ve aynı kişiyiz. Ancak rüyalarda hiçbir şey tuhaf değildir."
Korkmuş bir halde sordum:
"O halde tüm bunlar rüya mı?"
"Bu, eminim ki benim son rüyam."
Eliyle komodinin mermeri üzerinde duran boş şişeyi gösterdi.
"Bununla beraber, siz, bu geceye varana dek pek çok rüya görmek zorunda kalacaksınız. Hangi tarihtesiniz?"
Dalgın bir şekilde, "Tam olarak bilmiyorum," dedim. "Ama dün yetmiş yaşıma girdim."
"Sen uyanık halde bu geceye vardığında, dün itibariyle seksen dört yaşını doldurmuş olacaksın. Bugün 25 Ağustos 1983'teyiz."
"O kadar yıl bekleyeceğim yani," diye mırıldandım.
Sert bir şekilde, "Artık benim için başka gün kalmadı," dedi, "her an ölebilirim, bilinmezliğin içinde kendimi kaybedebilir ve ikizimle beraber rüyalar görmeye devam ederim. Aynaların ve Stevenson'un ilham ettiği malum konu."
Stevenson'u anmasının ukalalık değil de bir çeşit veda olduğunu hissettim. Ben O'ydum ve anlıyordum. Shakespeare olmak ve hatırlamaya değer cümleler sarf etmek için dakikalar yeterli değildi. Dalgınlığından sıyrılması için şöyle söyledim:
"Başına bunun geleceğini biliyordum. Yıllar önce burada, alt kattaki odalardan birinde, bu intaharın tarihini anlatan müsveddeyi hazırlamaya başlamıştık."
Sanki anılarını tazeliyormuş gibi ağır bir biçimde, "Evet" diye karşılık verdi. "Ama bir bağlantı görmüyorum. O müsveddedeki Androgué'ye gidiş bölümünü çıkarmış ve Las Delicias otelinin, diğer odalardan uzaktaki 19 numaralı odasına çıkmıştım. Orada intihar etmiştim."
"Bu yüzden buradayım," dedim.
"Burada mı? Her zaman buradayız. Maipu Sokağı’ndaki evde gördüğüm rüyada sen buradasın. Rüyamda buraya geliyorum, ana kucağı gibi olmuş bu odaya.”
“Ana kucağı gibi,” diye tekrarladım anlamak istemeden. “Rüyamda seni 19 numaralı odada görüyorum, şu yukardan apartman boşluğuna bakan.”
“Kim kimi görüyor rüyasında? Rüyamda seni görüdüğümü biliyorum ama sen de beni rüyanda görüyor musun bilemem. Adrogué oteli yirmi, belki de otuz yıl önce yıkıldı gitti. Kim bilir.”
Açık seçik bir meydan okumayla “Rüyayı gören benim,” dedim.
“Tek kişi mi rüya görüyor yoksa iki kişi birbirini rüyasında mı görüyor? Asıl meselenin bu olduğunu fark etmiyorsun.”


Devam Edecek


Jorge Luis Borges

Hiç yorum yok: