Pazar, Kasım 27, 2005

Aşkın Gözü Kördür IV

IV


Orvert koşarak pastaneye doğru yürüdü. Üç kez, birbirlerine sarılmış bedenlerin üzerine düştü ama birleşmeleri uygulamak için vakit ayırmadı. Ama, en azından birinde, beş kişiydiler.
-Roma! dşye mırıldandı. Quo Vadis! Fabiola! et cum spiri tuo tuo! Orjiler! Ok!

Vitrin camıyla temasından elde ettiği, uğurlu güvercin yumurtası yüzünden kafasını ovalıyordu. Yürüyüşünü hızlandırıyordu, çünkü kendisinin olmakla birlikte, oldukça uzun bir mesafede önünden giden bir şey, olduğunca çabuk varması için kışkırtıyordu onu.

Hedefe ulaştığını düşünürken, bir yandan el yordamıyla yolunu bulmak için evlere erişmeyi denedi. Çatlak aynalardan birini tutan, civatayla tutturulmuş, daire biçimindeki kontrplaktan antikacının vitrinini tanıdı. Pastane iki ev sonra.

Ve doğruca, sırtı kendisine dönük, hareketsiz bir bedene çarptı. Bir çığlık attı.
-İtmeyin, dedi kaba bir ses, ve şunu kıçımdan çıkartmayı deneyin yoksa suratınızı duvara gömdüreceksiniz...
-Ama... Şey... Siz ne sanıyorsunuz, dedi Orvert.
Geçmek için sola doğru gitti. İkinci şok.
-Ne oluyorsunuz yahu, dedi, başka bir ses.
-Kuyruğa, herkes gibi.
Koca bir kahkaha duyuldu.
-Ha? dedi Orvert.
-Evet, dedi üçüncü ses, elbette, Nelly için geldiniz.
-Evet, diye kem küm etti Orvert.
-O halde kuyruğa girin. Şimdiden altmış kişiyiz.
Orvert hiç cevap vermedi. Üzgündü. Kızın, işlemeli küçük önlüğü giyip giymediğini öğrenmeden ayrıldı.

İlk sola döndü. Karşı yönden bir kadın geliyordu. İkisi birden yere kıç üstü düştüler.
-Özür dilerim, dedi Orvert.
-Benim hatam, dedi kadın. Siz sağınızdan gidiyordunuz.
-Kalkmanıza yardımcı olabilir miyim? Yalnızsınız, değil mi?
-Ya siz. Beş altı kişi üzerime atlamazsınız umarım?
-Bir kadınsınız değil mi? diye devam etti Orvert.
-Siz karar verin.
Birbirlerine yaklaşmışlardı, Orvert yanağında uzun ve ipeksi saçları hissetti. Birbirlerinin önünde diz çökmüşlerdi.
-Nerede rahat olabiliriz, dedi Orvert.
-Sokağın ortasında.
Yönlerini, kaldırımın kenarına göre bularak oraya gittiler.
-Sizi istiyorum.
-Ben de sizi. Adım...
Orvert onu durdurdu.
-Benim için fark etmez. Ellerimin ve bedenimin öğreneceğinden başka bir şey bilmek istemiyorum.
-Buyrun, dedi, kadın.
-Tabii, diye saptamada bulundu Orvert, üzerinizde giyisi yok.
-Sizin de.
Orvert kadının üzerine uzandı.
-Acelemiz yok, dedi kadın. Kendiniz de söylediniz, inceleme yapabilmemiz için tenimizden başka bir şeyimiz yok artık. Unutmayın ki, artık bakışınızdan korkmuyorum. Erotik özerkliğiniz suya düşmüş bulunuyor. İçten ve dolaysız olalım.
-İyi konuşuyorsunuz.
-"Modern Zamanlar'ı" okuyorum. Haydi, cinsel eğitime bir an önce başlayalım.

Orvert de birçok kez ve farklı biçimlerde bunu yaptı. Kadının su götürmez yetenekleri vardı ve ışık yanacak gibi korku olmadıkça olasılıkların alanı bir hayli genişti. Hem zaten yıpranmıyor. Orvert'in yadsınamaz değerdeki iki üç numarası ve birçok kez tekrarlanan simetrik bir birleşmenin uygulamasını öğretmesi ilişkilerine güven getirdi.

İnsanları, tanrı Pan'ın sureti gibi sade, huzurlu yapan buydu işte.

Oysa, radyo bilim adamlarının olayda düzenli bir gerileme belirlediklerini ve sis tabakasının günden güne alçaldığını açıkladı.

Tehlike büyük olduğundan, büyük bir kurul toplantısı yapıldı. Ama hemen bir çözüm bulundu çünkü insan dehasının binlerce yüzü var, özel dedektörlerin saptadığı gibi hayat mutluluk içinde sürebildi. Çünkü herkes kör olmuştu.


(Paris-Tabou, No:1, Eylül 1949)

Boris Vian - Kurtadam

./x

Hiç yorum yok: