Cumartesi, Ağustos 12, 2006

Ritmik Düzensizlik

Rüzgarın şişirdiği perdenin içinde tüm dış etkenlerden izole olmuş hissediyorum kendimi. Aslında düzenli ritmleri, senkronize yüzücüleri, birbirinden sadece 2 metre uzaklıkta uçan gösteri uçaklarını, yuvarlak bir masanın etrafına tam simetrik olarak yerleştirilmiş sandalyeleri, kusursuz biçimde açılmış ancak içinden hiç sigara alınmamış paketleri ve gökyüzünde "V" şeklini oluşturup göç eden yabanıl ördekleri çok severim.

Tüm bu önermelerin zıttı, perdenin rüzgarla el ele tutuşup ettiği danstaki raslantısal oransızlık bana sekizinci kattan düşen bir kovanın içinden asfalta gelişigüzel yayılan boyayı, intiharı kafasına koymuş, iskelenin kenarına dikilmiş bir adamın elinde duran, bacağına sıkı sıkıya bağlı koca kayanın suya düştüğünde gökyüzüne göndereceği eşsiz yüzlerce damla su saçıntısının düzensizliğini, bir rus ruleti düellosundaki cesaret problemleri yaşayan katılımcının altına kaçırdığı idrarın sağ paçayı mı yoksa sol paçayı mı yön olarak seçeceği konusundaki tahmin edilemezliği anımsattı...

Dış etkenlerden izole olmak çoğu bireye güven duygusunu çağrıştırabilir. Ama benim fikrim bana bunun zıttını söyletmiştir hep.

Kendi kendimize doğrulttuğumuz tahrip gücü yüksek silahlarla Bangok'un insan tarlası pazarlarında yürüyoruz. Her gün birileriyle temasta bulunuyoruz ister istemez ve ne zaman ki bu temas kendimize çevirdiğimiz bir silahı tetikliyor, o zaman muhattabı suçluyoruz.

Hayat düzleminde yapılabilecek en iyi şey tamamen simetrik olarak inşaa edilip döşenmiş bir evde çift bir sayıya tekabul eden nicelikte insanla komünel hayat yaşayıp o insanlardan birinin kendimize doğrulttuğumuz silahlardan en ölümcülünü tetikleyen tesadüfi hamleyi yapmasını beklemek ve bu nihayi eylem gerçekleştiğinde de tüm hayata sırtımızı dönüp Tibet'te bej renkli bir tapınakta çömez rahip olarak kendimizi kabul ettirmek üzere yollara düşmek olacaktır.

Eminim ki hayatın raslantısal kurgusunda yolculuk ederken ortaya attığım bu absürd önermelerin dışında toz pembe ötesi hayat sürenlerin de sayısı azımsanamayacak boyutlardadır. Ama ben diye bir arkadaşımvar, içimde yaşar, hep der ki; "Geometriden uzak yamuk yumuk bir mercek olan hayatın, eğer varsa, odak noktasındaki birey insanın kendisidir." Onun ağzından belirtmeliyim ki diğer hayatlar diğer dünyalara mal olmuş olgulardır. Benim dünyam onları içermez...

Perdenin uzun kolları hala ensemi okşuyor ve ben Tibet'teki bej duvarlı mağbetleri hayal ediyorum...

Hiç yorum yok: