Pazar, Aralık 04, 2005

Kırıkmış O Pusula *

Elimde tutuyorum pusulamı, hoş kırık, tek bir yöne sabitlenmiş taşıyor beni ama o pusula benim pusulam. Gösterdiği yön Kuzey değil, Güney değil, yok yok Batı veya Doğu hiç değil. Umutsuzlukta kilitlenmiş. Olsun varsın, tüm yollar çıkmıyor muydu Roma'ya? Görelim bakalım neme ne birşeymiş beni Roma'da bekleyen.

Sen değilsin beni taşıyan sırtında, yada kaçan benden. Ben seni kovalamam ki... Ancak emir veren gönül oldu mu dayanamıyor insan, itaat kaçınılmaz oluyor bu gibi içsel durumlarda.

Durma diyorum sana, Durma! Koş, eğer varsa seni kovalayan, bunu hissediyorsan derinlerde ya da yetişceksen biryerlere, bekleniyorsan o yerlerde. Ama bekleme beni, sen başka kollara, başka yollara saparken, olmuyor bakamıyorum ben. Sen bakarken de ben, yapazdım zaten.

Kırık pusula elimde, kırık kalp göğsümde ilerliyorum geçmişten geleceğe. Ah olsan yanımda da görsen, ah görsen de anlasan neler düşünüyor insan. Bu acı benim acım. Kimse el etmesin, kimse dürtmesin parmağıyla. Bilirsin, saldırganım, tutamam kendimi sonra...


M. Harun AKGÜN

Hiç yorum yok: